30 Eylül 2007 Pazar

Eziz Dostum-Nihal Koca



eziz dostum mennen küsüp incidi
ayrılık yaeğ kimi çekti yeridi
gezdiğin yerleri od basıp indi
o gedip galmışam hesretindeyem

neçe nağme goşum
neçe dillenim
dost gedip özüme gelebilmirem
ele bir ellerim yoh olup menim
gözümün yaşını silebilmirem

çaldığı sazını getirip mene
görsün ki çalmakta neçe mahirem
elinde yay kimin incelsin gine
ziyler hep çekilin güyüldi odam

neçe nağme goşum
neçe dillenim
dost gedip özüme gelebilmirem
ele bir ellerim yoh olup menim
gözümün yaşını silebilmirem

10 Eylül 2007 Pazartesi

Ölüm Ölüm Dediğin Nedir Ki...


Ölüm, bir nefes ötesi, bir an sonrası, belki de yaşanılan en güzel anın bitiş noktası. Ne yazık ki! müsaade alarak gelen bir ölüm yok alemimizde.
Madem bu kadar ani, bu kadar gerçek, zaman-mekan, genç-yaşlı, güzel-çirkin, iyi-kötü, zengin-fakir... tanımıyor, peki biz niye ölümü bu kadar uzak görüyor; hayatı hep hiç ölmeyecekmiş gibi soluksuz yaşıyoruz.Hayatı gerçek anlamda ciddiye almıyoruz.Onu hep katledercesine, bencilce ve sorumsuzca yaşıyoruz.
Hayatı gerçek anlamda ciddiye alan kullar gibi yaşamak aslında bizim elimizde.Tabii! Rabbimin izni ve inayetiyle.O halde gelin! hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya ve yarın ölecekmiş gibi ahiretimize çalışalım.Bizi bekleyen, yapılmadığı takdirde hanemize birer borç olarak yazılan ibadetlerimizi aksatmayalım.Hep iyi, ahlaklı, dürüst, saygılı insanlar olarak kulluğun gereği olan güzel hasletleri bünyemizde toplayalım.Unutmayalım! Allah bize bu yaşamı birer armağan olarak verdi.Bizi kendine muhatap kıldı.Hatırlanmaya değer birşey bile değildik.O bizi hatırladı ve bu beden giysisini ruhlarımıza hiç bir bedel beklemeden giydirdi.Bizden sabır görmek istedi,sıkıntı verdi; şükür görmek istedi, mal mülk evlat verdi.Anlayacağınız verdi de verdi.Ama verişlerin her birinde bir gaye vardı.Yaşanılan hiç bir şey boş ve anlamsız değildi.Hepsi birer imtihan vesilesiydi.O bilinmek istedi.Dağlara, taşlara sığmadı da; bir mü'minin küçücük kalbine sığdı.
Biz bu dünyayı en iyi şekilde geçirmeye bakalım.İnsanız hatalarımız olabilir.Ama eğer hakikaten faydalı bir ömür geçirmişsek ;müslümanlığın güzel hasletlerini davranışlarımıza yansıtmışsak ölümümüz bile amel defterimizi kapatmaz.Bu minvalde şöyle bir ölüm olayına kısaca değinmek isterim.Bir genç abimiz trafik kazasında vefat etmiş.Ve bu genç abimiz dünya değerleri adına faydalı bir ömür geçirmiş.Yurdunun vatan savunmasında görev yapmış.Ama ölüm onu hayatının baharında yakalamış.Onun ölümü ise; genç karısının hidayetine vesile olmuş. Bu genç kadın şimdi beş vakit namazını kılıyor, elinden geldiğince kuran okuyor, diğer ibadetlerini de yerine getirmeye çalışıyormuş.Hayatını Rabbimin rızasını kazanmaya adamış.Ve gerçek mutluluğu şimdi yakaladığını söylüyormuş. .
Ne mutlu ölümü başkaları için hidayet vesilesi olanlara...
Rabbim bizlere de hayırlı ömürler ve hayırlı ölümler ver.Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizleri emanetinde emin kıl.Can verme sırasında imanımızı muhafaza buyur.Ve bizden razı olmadıkça bizleri dünyandan çıkartma.

7 Eylül 2007 Cuma

...Vehim


Her gün elim tokmakta,
Bir ân irkiliyorum:
Annem belki yatakta,
Annem belki toprakta.

Gün bitiyor şafakta;
Biliyor, biliyorum:
Tabut gıcırdamakta
Ve hevesler damakta...

Necip Fazıl Kısakürek
1932

3 Eylül 2007 Pazartesi

Gönül telinden kopan mektuplar-3


Çok saygıdeğer dostum!
Bana yollamış olduğun mektubu aldım.Feyz ve bereket dolu satırlarından istifade ettim Allah'ın izniyle.Allah senden binlerce defa razı olsun inşallah.
Ben bu günlerde fazlasıyla kendi içime döndüm. Yalnız geçirilen günler bu durumu daha da tetikledi galiba. Geçenlerde çok yakın bir akrabamın eşinin ölüm haberini aldım. Hayat gailesiyle unuttuğum değerler ölümle tekrar, teker teker gözümün önüne serildi.Meğer bu dünyaya ne kadar çok aldanmışız.Dünyadaki dertler bizi ziyadesiyle üzmüş, sevinçlerse ziyadesiyle sevindirmiş. Yaşadığımız bütün duyguları doruklarda yaşamışız. Sevmişsek ölümüne, nefret etmişsek ölümüne nefret etmişiz.Şunu unutmuşuz ki! Hakiki müslüman denge insanıdır.Bütün duygularını tadında , abartmadan, mütevazi yaşar.Çünkü dünya hayatının geçici olması gibi,bu dünyaya ait duygular da geçicidir.Ve sonu olacak bir şeyi de abartmanın lüzumu ve gereği yoktur öyle değil mi?
Üzüntülü hallerimin yoğunlukta olduğu bu günlerde sevindirici hadiseler de olmuyor değil.Çok yakın bir arkadaşımın namaza başladığı ve kur'an öğrendiği haberini aldım.Anlatırken çok mutluydu.O mutluluk gözlerinden okunuyordu.Ve gerçekten bu hakiki mutluluktu.Ebede gidecek hakiki mutluluk.Bu diyarlarda kalmayacak, onun boynunu bükmeyecek, onu asilleştirecek, yüceltecek gerçek mutluluk. Oysa ki bu dünyaya ait ne kadar çok yalancı mutluluk kapımızı çaldı.Anlık,gelip geçen huzur adına bir kırıntıyı bünyesinde barındırmayan sabun köpüğü mutluluklar.Bu yalancı mutluluklar arasında gerçek mutluluğu bir nebze de olsa yaşatana şükürler olsun.
Bu mektubumu, mektubumun içeriğine uygun bir hadis-i şerifle bitirmek istedim.
Ölüm,bir köprüdür,dostu dosta kavuşturur.Rabbim ölen abimizi de gerçek dostuna kavuşanlardan eylesin inşallah.
Emanetin hakiki sahibine emanet ol.


Seni seven dostun.